Paylaşımlar
Kahramanın Sonsuz Yolculuğu
Joseph Campbell, kitabının orijinal ismi, Kahramanın Bin Yüzü. Türkçe kitabın başlığı, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu olarak uygun görülmüş. İyi de edilmiş.
Önce kahramanımızın keyfi yerindedir. Talihi yaver gitmektedir. Birdenbire talihin akışı yön değiştirir. Kriz yaşanır. Eşik aşılır. Maceraya atılmak kaçınılmaz olur.
Travmalar ve en büyük korkularla yüzleşilir. Hayat devam ettikçe çareler, çözümler er ya da geç bulunur. Genellikle zor zamanlarda, bir kılavuz, bir rehber kahramanımıza yol gösterir.
Dönüşüm yaşanmaya başlar. Kahramanımız kabuk değiştirir. Yeni yetenekler geliştirir. Kapasitesi artar. Kendi büyüme ve gelişmesini keşfeder. Artık eşik olumlu yönde aşılır.
Kahramanımız yeni güçler kazanmıştır. Bu yeteneklerini dünyayla paylaşma zamanı gelmiştir. Sonrasında, bir süre sonra, döngü yeniden başlar.
Herkes kendi hayat bölümünde, farklı zaman dilimlerinde, farklı yolculuklardan, zorlu sınavlardan geçer. Biz geliştikçe büyüdükçe, bizi hep yeni sınavlar bekler.
Uzun hayatlarımız ve çok sayıda yolculuklarımız olsun. Zorlanalım, mücadele edelim, gelişelim, büyüyelim, paylaşalım, çoğalalım.
Cümlemize nice kahramanlık yolculukları diliyorum.
#SeyyahÖZ #KendiniArayanSeyyah #CevherdenMücevhere
24.03.2019
Bu yazı ilk defa 24 Mart 2019 tarihinde ozkanzere.com sitesinde yayınlanmıştır...
https://www.ozkanzere.com/kahramanin-sonsuz-yolculugu.html
HUMAN TOUCH @ BEST BUY
HUMAN TOUCH is simply the primal need for us to carry on in this inhumane world. Whether we work for a company or we buy from a company, we all love to have some special attention. We have got this urge to be UNDERSTOOD.
Once we have this privilege, we go all the way. We thrive for serving a purpose (STAFF EXPERIENCE) and we are ready to pay something extra for being spoiled (CUSTOMER EXPERIENCE).
A GIANT TRANSFORMATION story we have got here; rising up simply on fulfilling this basic need of ours: THE HUMAN TOUCH.
2012 has been recorded as the year when things were going as expected for another brick and mortar giant. BEST BUY was going down the drain. Another easy hunt for Amazon; people believed so, but life always offers us an element of surprise. Yes, here we are with the story of a major comeback!
Hubert Joly took over the responsibility. His first mission was to be in the front-lines with his people. This is the only way you can grasp what your business is, not from your high and mighty towers at your brilliant Board Rooms. This is also the only way where your presence boosts the staff experience. Just listen to them, and then filter the noise and come up with a crystal clear voice of your people. They know BEST. Act upon the BEST ideas and then see how your STAFF EXPERIENCE will shine like a diamond. I am telling you that your STAFF is going to shine; let everyone else talk about lousy bloody staff engagement...
It is obviously an iterative process and instant gains are always welcome on giant TRANSFORMATIONAL CHANGES like this one. I am sure there has been many instances. This is the only way you can keep the steam up.
Simultaneous attempts on the CUSTOMER EXPERIENCE side of the game is also vital. We need the CASH ENGINE up and running. When things were getting real ugly as being a HUNT for Amazon, the customers visiting the BEST BUY stores were just coming to choose what to buy and then the purchase was done online with a better price.
In any business, if you only compete on price, you will disappear sooner or later, regardless of your industry.
The qualified BEST BUY staff started working as an ADVISOR to the CUSTOMER. The advisory service was not only at the stores but the Customers had the luxury of getting guidance at the comfort and privacy of their home. The best part is that these advisors had no pressure to SELL anything to customers. They were simply advising.
Yes, some major changes on the e-business part of the game was also vital for the turn around. In the end, this is also for giving luxury and serving for CUSTOMER EXPERIENCE. Major suppliers like Apple and Samsung have also been taken on board during this turn around. In the end, they needed these retail spaces as their show rooms and they gave a hand.
All the success stories when explained seem so SIMPLE. Oh yes Simple is Genius, only after being simplified by a CLEAR MIND.
I am telling you, by all means it is very simple:
Once you have a VALID BUSINESS not becoming obsolete soon, all you need is LOVE for
- STAFF EXPERIENCE
- CUSTOMER EXPERIENCE
Özkan ZERE
March 7th, 2019
PS: I am sure we are going to see more brick and mortar acquisition by Amazon in the near future.
Please see below, the original article upon which I have iterated this scribble of mine.
İnsani Liderlik ve Balıkçı Erol
Sevgili Clayton Christensen,
Bu dosdoğru size hitaben yazılmış açık bir mektup olsa da, muhatabının kendim olduğu elbette aşikar. İnsan önce kendisi için yazar…
Bir süre önce ölümle burun buruna geldiniz. Yaşamınızın muhasebesini yaptınız ve ortaya “Yaşamınızı Neyle Ölçeceksiniz?” * çıktı.
5 yıl önceydi, bu isimli makalenizin sonuç paragrafı sohbetlerimin kapanışını oluşturuyordu. Ticari sonuçların hemen önüne, insani dokunuşu konduruyordum. Şirketler insanca yaşamalıydı. Amaç elbette kazanç, ancak para insandan önce gelemezdi.
Bir süredir soruyor insanlar bana, yaptığın işi niye yapıyorsun diye. Kalptendir verdiğim cevap; “hayatlarına dokunduğum insanlar için”…
Şimdilerdeyse, bir çift sözüm var; hem size Christensen, hem kendime, hem de herkese…
Eğer bir insana dokunuyor ve onda olumlu bir fark yaratıyorsunuz, siz bir lidersiniz. Doğru...
Yanlış olan etkileşimin tek yönlü olduğu.
Dokunduğunuz her insanda siz de değişirsiniz. Kimin hoca kimin öğrenci olduğu bilinmez derler. İnsanlar _ancak ve ancak_ içini başkalarına açık yürekle açtığında ve dokunulmaya izin verdiklerinde büyür. Hakiki Lider olurlar…
Bir teşekkür borcum var tanıştığım, hayatlarına dokunduğum insanlara...
Siz de bana dokundunuz. Gelişmeye, öğrenmeye devam ediyorum. Sayenizde, çok şükür...
Ve küçük bir tavsiye, büyük küçük herkese...
Zor zamanlar kapınıza dayandığında, kapıyı açın ve dışarı kaçın. İnsanlara açılın.
Ummadığınız can size yeni bir heyecan sunar. Daralmış ciğerlerinize taze bir nefes dolar. **
Kim bilir, gün gelir Clayton Christensen de sesimi duyar...
Seyyah ÖZ,
Fikir Aralık 2017 ~Yazıya dökülüş 2 Nisan 2018
* “How Will You Measure Your Life?” Clayton Christensen
2013 yılında, "Thinkers 50" listesinde yaşayan 1 numaralı düşünce önderi olarak seçilen, yıkıcı inovasyon tabirinin babası, Harvard İşletme Profesörü Clayton Christensen, dünyanın dev şirketlerine verdiği danışmanlıklar ile muazzam bir finansal etki yaratmıştır. Yaşadığı bu zor deneyim sırasında hayatını gözden geçirir ve yaşamını değerli kılan şeyin yarattığı finansal faydadan öte dokunduğu insanlarda yarattığı olumlu dönüşüm olduğunu görür.
** 2017 yılında, Aralık ayında, içimi kağıda dökerim; “Ben balık alayım anne, sen gel yeter ve kıvırcık salatamız olsun sofrada.” Sonra sokağa çıkarım. Başıboş dolaşırım. Kuyubaşı’nda durur, seyyar balıkçı Erol, 20 yıldır. O gün tanışırız. Karadeniz’in balıklarını ayıklar, büyük bir ustalıkla. Bir ara, “sen ne iş yapıyorsun” der. Cevabımı alır, gözümün içine içine bakar, bana 2 cümle üfler. Canıma heyecan katar...
Ekmek Teknesi vs İnovasyon Takası
Büyük başarı kazanmış her işletme geçmişte öğrendiklerinin hem koruması hem de tehdidi altındadır.
Indra K. Noeyi, CEO PepsiCo
Şirketi bir tekneye benzetelim, hadi adını da verelim: Ekmek Teknesi...
Maceraperest bir kaptan ve bir avuç insan, bir gün bir tekne inşa eder ve denize açılırlar. Meraklı Kaşifler...
Andre Gide’nin sözüne canlı örnektir onlar:
“İnsan kıyıları görmeden uzun süre seyahat etmeyi göze alamadığı sürece yeni topraklar keşfedemez...”
Yolculuğa çıkarlar; Yeni ve Bilinmeyene doğru...
Bir limana varırlar, sonra bir diğerine, sonra birine daha. Sürekli yeni topraklar keşfederler.
Ulaşılan her yeni liman ile çoğalan bolluk ve bereket göz kamaştırır. Büyür ve gelişirler...
Sonra o gün gelir... Bir zamanların Ekmek Teknesi, Amiral Gemisi’ne dönüşür.
Ve o ilk günkü keşif aşkı, soluk bir hatıraya...
O gün Amiral Gemisi risk almaktan korkar hale gelir. Kaptan ve güvertedekiler, bir zamanlar cesur birer denizci olduklarını, uzak denizler için yanıp tutuştuklarını unuturlar.
Güvenli sularda seyreder, aşina oldukları rotadan dışarı çıkmazlar. Bir güvenli limandan diğerine, gider gelirler... Gelirler ve giderler kontrol altındadır. Risk Kontrol bölümü en fiyakalı ekip olur. Kusursuz olma telaşına düşülür; “Hata Savar” bir kültür oluşur.
En büyük korku kaptan köşkündedir. Artık bilinmeyene seyahat etmeye gerek kalmamıştır.
Sizi bugüne getiren başarılara sırtınızı yaslayıp bir limana demirler veya güvenli rotanızın dışında koca bir dünya, keşfedilecek yeni limanlar olduğunu unutursanız, geleceğinizin kuyusunu kazarsınız.
İşte o gün geldiğinde, artık yeni bir takayı suya indirme zamanı gelmiştir; hadi onun da adını verelim: İnovasyon Takası... Onu yüzdürecek açık fikirli bir lider gerekir; İnovasyon Kaptanı.
Yenilikçi kaptan ve tayfası, taze bir takım olarak bir araya gelir. Onlarda küçük bir çocuğun öğrenme merakı ve dirayetli bir savaşçının azmi bir aradadır.
Ana geminin şatafatından uzak, biraz desteğine muhtaç halde, onun yanı sıra seyir halindedir bizim taka. Kaptan ve mürettebatın burnu iyi koku alır. Ara sıra keşif gezisine çıkar, dönerler. Küçük ve çevik seyahatlerdir bunlar. Yeni ve bilinmeyene yolculuk onlar için bir oyundur.
İnovasyon Takası, “Hata Sever” bir kültürü barındırır. Küçük deneyleri disiplinle sürdürür, hatalarından öğrenerek büyür ve gelişir...
Bu dönemde, Amiral Gemisi Yönetim Kurulu, İnovasyon Takası’nı Ekmek Teknesi’ne karşı özenle korur. Bir yandan da yapılan deneyleri açık fikirle izler.
Sonra zamanı gelir; inovasyon kaptanı ve bir avuç insan, amiral gemisinden tamamen kopup kendi yoluna, kendi rotasına yelken açar. Meraklı Kaşifler...
Özkan Zere - 17.07.17
“21. yüzyılın cahilleri okuma yazması olmayanlar değil; öğrenemeyen, doğru bildiğinden vazgeçip yeniden öğrenmeyi beceremeyen insanlar olacak.” Alvin Toffler
Aktör Olmak İsteyen CFO
Vaktinden önce düşen bir Y kuşağı
Şimdi dönüp bakınca, o dönemin, o kuşağın insanı değilmişim.
Hayatın bana direttiklerine öyle kolay kolay “he” dememişim.
Tamam kabul ediyorum, pasif direnişmiş benimkisi ve devrim yerine evrim geçirmişim. (:
Şimdilerde öğreniyorum ki herkesin gelişim hızı farklı; peki doğru, ben biraz yavaşmışım... (:
Fırtınanın Ortası ~ Yaşamın Dansı
“Dance, when you're broken open. Dance, if you've torn the bandage off. Dance in the middle of the fighting. Dance in your blood. Dance when you're perfectly free.” ~ Rumi ~
"Dans et kabuğundan çıktığında. Sargılarını söktüysen dans et. Dans et kavga kıyametin tam ortasında. Kanın kaynarken dans et. Dans et tam anlamıyla özgür olduğunda." ~ Mevlana ~